Archives for: Haziran 2016

Ece Ayhan’ın evleri, semtleri, kentleri (1995 Mayıs’ına kadar)

Ece Ayhan hayatı boyunca hiç mülk edinmedi. Bir tavır olarak, şairliğin raconu olarak paradan ve mülkten uzak durdu. Parayı ve mülkü iktidarı temsil ettiği için, iktidar kavramı, üleşmek üzerine olduğu için reddetti. Bugüne kadar da başını sokacak bir odası olmadan geldi. Hattâ onun çoklukla kira evi bile olmadı. Datça’da doğduğu (1931) evden, şimdi Çanakkale’de kaldığı yere kadar (çok merak edilen ve çok dedikodusu yapılan) yaşadığı evleri, semtleri ve kentleri ibreti alem olsun diye sıralayalım:

(Ümit Bayazoğlu, Express Dergisi, 27 Mayıs 1995)

Ece Ayhan hayatı boyunca hiç mülk edinmedi. Bir tavır olarak, şairliğin raconu olarak paradan ve mülkten uzak durdu. Par...

Devamı »

“Ben kendimi yıkıyorum, gençlere yol olsun diye(…)” / Ece Ayhan Çağlar

     
Evet, biz 31 kuşağıyız!

      Cemal Süreya herkese, “hangi elle 31 çekiyorsun” diye sorardı. Evet, biz 31 kuşağıyız. Tesadüf tevellüt de tutuyor zaten. Ben ilk otuzbirimi Jules Verne okurken çekmiştim. Cemal Süreya da ilk otuzbirini bir karikatüre çekmiştir. Yoksulluğa bak, o kadar yoksul ki, resim alacak parası bile yok. Ergin Günçe 31 konusunda tam bir uzmandı. “Sağ elinden sol eline alınca, başkasının eline vermiş gibi oluyor” derdi. Sonra solaklara ssağ elle, sağ elini kullananlara sol eliyle 31 çekmeyi önerirdi, alışılmadık bir eksende gitsin gelsin diye. Cemal Süreya da herkese hangi elle 31 çektiğini sorardı. Soracak tabii, biz 31 kuşağıyız hem de 31 doğumluyuz, sizin gibi doluya değil, hep boşa akıttık.

     İncil Sesli Keçiler           

      Sezai Karakoç hiçbir zaman pes etmedi. Giderek içine kapandı, o da mülksüz şairlerdendir. Ama şimdi cemaati var, “İncil Sesli Keçiler”i. Mülkiyenin kantininden bir kız sevdi. “Pin Pon” şiirini onun için yazdı. Sezai’yi yıllar önce ziyaret ettim. Artık tamamen kopmuştu. Müridleri bizi konuşturmadı, hep lafa girdiler. Cemal Süreya da ziyaret etmek istemişti ama, “benimle görüşmek için randevu alsın” deyince gitmemiş.         

      İsim babası Muzaffer Erdost

      İkinci Yeni’yi ilk keşfeden Pazar Postası ile Muzaffer Erdost’tur, 1956’da, sadece keşfeden değil, aını koyan da odur. Oktay Rifat ise İkinci Yeni’yi 15 gün sonra keşfetti. Aynı yılın aralığında “Perçemli Sokak” adlı kitabını yazdı. Simavi’nin ödül töreninde, “İkinci Yeni’nin babası benim” dedi. Buna ben ve Cemal Süreya tepki gösterdik. Çünkü İkinci Yeni’nin öncesinde hiç görünmemişti. Bana bu duruma ne diyorsun diye sordular, “insan benmerkezcidir, olabilir” dedim. Oktay’ı daha çok TKP destekledi. Genç şairleri çok etkilemiştir. Ama Enis Batur, İzzet Yasar ve Mustafa Irgat bizden, Cemaal’den, benden, İlhan Berk’ten etkilendiler. 

      Evet, biz 31 kuşağıyız!       Cemal Süreya herkese, “hangi elle 31 çekiyorsun” diye sorardı. Evet, biz 31 kuşağıyı...

Devamı »