Archives for: Mayıs 2016

“Çok adam kırmışım, özür dilerim….” / Ece Ayhan Çağlar

                                                                                                                                                                                   Kartalın yere inmesini bekledim

        foto1       Çok adam kırdığımı kabul edişim, Onat Kutlar’ın ölümüyle başlar. Onat öldü; birden bire düşündüm, Onat benim arkadaşım. Benim dışarıda ameliyat oluşumda çok faydası oldu. Ben tek başıma nasıl giderdim! Onat’ın ölümü çok etkiledi beni. Ben onunla yaşarken boğuşurum, ölmüşken değil. Sorun Onat’ın arkadaşım oluşuydu. Arkadaşımın yaptığını içime yediremedim. Çok sert çıktım adama. Zürih’ten “Gidi Onat Kutlar” diye mektup yolladım. Ona sahip çıkanlara da çok sert çıktım. Cevap Çapan, Önay Sezer, Can Yücel ve karısı bana, iadeli-taahhütlü ve ortak imzalı mektup yolladılar. “Sen kara çalıyorsun” diye. Zürih’te aldım mektubu irkildim. Cevap olarak “dedikleriniz doğrudur” diye iki satırla karşılık verdim. Ferit Edgü’ye “senin namusunu çarçafa dolar, dörde katlarım” dedim, “bana öyle namuslu gözükme” dedim. Önay Sözer’e, “derin puşt” dedim. Leyla Erbil bana tokat attı. “Mahkemeye ver!” diye bağırdı. Türkiye’de adliye var mı? Nasıl mahkemeye vereceğim? Günlerce aradım onu, kartalın yere inmesini bekledim. Stella’yı bile bu yüzden kırdım. Bu olayda Jak Kamhi bile yer aldı biliyor musunuz? (Jak Kamhi’nin Türkçesi Yusuf Çiftçi’dir.) Stella arkadaşı Kamhi’ye sahip çıktı. Ona srdum, “bu işi gayri şahsi mi yapıyorsun, yoksa duygularınla mı?” diye, “ben Kamhi’yi insan saymam” dedim. O da, “ben de seni” gibilerinden bir şeyler söyledi. Üzerine yürüdüm, “hadi hodri meydan” dedim, “polis çağır” dedim. Yapılmaması gereken şeyler yapıyordum. Tıpkı Tektaş Ağaoğlu olayında olduğu gibi. Tektaş, “şairler imtiyazlıdır” dedi. İlhan Berk filan da vardı yanımızda. İtiraz ettim. Dayatınca, “senin baban hırsız, büyükbaban da hırsızdır” dedim. Şimdi düşünüyorum da Asım Bezirci, Rauf Mutluay hepsi kendine göre iyi insanlar. Kötülükleri varsa da kendilerine. Şimdi önüme çıksalar özür dilerim.Sivil itaatsizliğin de bir sınırı varmış, bunu öğrendim. İnsan kendine yeniden bakmak zorunda. Her insan her an yer değiştirebilir.   
           Zürih’te bir Alkolik Necla vardı. Kapının ardında yaşayan kadınlardan. Bunlar hayata göz deliğinden bakarlar. Hatta kapının ardına sandalye çekerler. Bana Atatürk’ün cinsel hayatını sormuştu. “Normaldir” dedim, adam kadınını bulamamış. Adam karısından Bakanlar Kurulu kararıyla boşanıyor, daha Medeni Kanun yürürlüğe girmemiş. İkinci defa Zürih’e gidişimde bu Necla bana bu defa genç erkeklerle yaşayan Safiye Ayla’nın cinsel hayatını sordu. Buna da “normaldir” dedim. Erkeğin parası olunca, yaşlı da olsa genç kadın tutabilir. Eğer kadının parası varsa, neden kendine genç erkek tutmasın! O zaman Necla bana kızmıştı, “sen de her şeye normaldir diyorsun” diyerek…  
          İnsan türünün temel maddesini sağlayan kadındır. Erkek fazladan bir varlıktır. Ondan sanatla falan uğraşıyorlar. Halbuki bilmiyorlar: Cibiliyetin cinsi olmaz.

                                                                                                                       ...

Devamı »

BULUNTU: Deliler Bayramı (Ece Ayhan Çağlar, 1956)

delilerbayramieceayhan

      Ece Ayhan’a dair araştırmalarım sırasında Yücel Dergisi’nin Nisan 1956 tarihli 6. sayısında karşılaştığım bu şiir,  yayımlanmış kitaplarına girmemiş olan bir şiirdir. Haziran 2014’te YKY tarafından yayımlanan, Tunç Tayanç’ın hazırladığı “Adım Ece Ayhan Çağlar” isimli kitaba özellikle baktım. Çünkü, sözünü ettiğim kitap, Ece Ayhan’ın (ya da Ayhan Çağlar’ın) “…1956 sonlarına kadar ortada yokum, her anlamda yokum…” diye bahsettiği gençlik dönemine ait şiirleri kapsıyordu. Tarih olarak o döneme denk düşen bu şiiri sizlerle paylaşıyorum.

Ayrıca, diğer Ece Ayhan ilgilerine EVV3L.org ve EVV3L.org Ece Ayhan İndeksi’nden (http://bit.ly/eceindeks adresinden) ulaşabilirsiniz.

      Ece Ayhan’a dair araştırmalarım sırasında Yücel Dergisi’nin Nisan 1956 tarihli 6. sayısında karşılaştığım bu şiir,...

Devamı »

e-KİTAP: YAKIŞMIYOR! / Günümüz Edebiyat Ortamına Bir Bakış (Halûk Cengiz)

       

                Önsöz
        Bugün, her alanda olduğu gibi edebiyat alanında da birtakım kötücül faaliyetler yürütülmekte. Söz konusu faaliyetler neticesinde kendilerine güç devşiren kişiler, edebiyat alanında, elde ettikleri bu güç vasıtasıyla âdeta ‘edebiyat noteri’ olma yolunda ilerliyorlar. Buna sebep olan çeşitli etmenler var, ancak en etkilisi ve sistemlisi kuşkusuz edebiyat ödülleri/yarışmalarıdır. Dünyada ve ülkemizde çok yaygın olan bu sömürü düzeneği her dönem tartışma konusu olmuştur. Çünkü bu düzenek az önce de nitelendirdiğim gibi tamamen sömürü üzerine kuruludur ve oligarşik bir varoluş sergilemektedir. Ödül bahşedenler, ödüle muhtaç bir edebiyat ortamı oluşturmaya çalışmakta ve bu durumdan dolayı kendilerine statü sağlamaktadırlar. Ve maalesef birçok yazar, şair farkında olarak ya da olmayarak bu düzeneğin bir parçası hâline geliyor. Oysa bir yazarın, bir şairin kimseden icazet beklememesi; her şeyden ve herkesten bağımsız olması beklenir. 

                        Önsöz         Bugün, her alanda olduğu gibi edebiyat alanında da birtakım kötücül faaliyetler yü...

Devamı »