Archives for: Ağustos 2016

E-KİTAP: BAKMAK: Dergilerden Yazılar (İlhan Berk)

 

“BAKMAK”, İlhan Berk, YAYINPasaj69.org (2.Edisyon), Der: Zafer Yalçınpınar, Ağustos 2016, 83 Sayfa

“Sunu” metninden

(…)
İlhan Berk’in 1962-65 ve 1975-1977 yılları arasında “Yeni Ufuklar” ile “Milliyet Sanat” adlı dergilerde yayımlanan inceleme yazılarını “Bakmak” adlı e-kitapta topladık. Bu bütünü, imgelem, şiir dili, dize tekniği, doğu-batı şiiri gibi konular kapsamında çok değerli, İlhan Berk’in kendi poetikasına ilişkin ayrıntılı açıklamaları kapsamında ise örneklerle dolu ve aydınlatıcı bir derleme olarak görüyorum. Ayrıca, İkinci Yeni şiir akımının 1950′den günümüze uzanan imgesel yaklaşımındaki kökenleri, getirdiği yenilikleri ve oluşturduğu poetikanın gerekçelerini de İlhan Berk’in bu güçlü inceleme yazıları aracılığıyla kavrıyoruz.
(…)


Zafer Yalçınpınar

 

  "BAKMAK", İlhan Berk, YAYINPasaj69.org (2.Edisyon), Der: Zafer Yalçınpınar, Ağustos 2016, 83 Sayfa ● "Sunu" metni...

Devamı »

Şiir: Galata Kantosu (Ece Ayhan)

 

Üner Birkan’a

Benim hiç Çin’de bir ablam olmadı
Hiç çiçekçi dükkânım İvan Milinski
Üç Galata gecesi Ceneviz kerhânesinde
Boyalı kunduralarıma büyük erkekliğime baktı kaldı
Dişleri kâmilen altın dövülmüş bir kadının yüzü

Peki bu Güzel Avratotu da kim yahu?
Oldum olası ayakta bira içiyor
Galiba yine yüz kişi ütülemiş kayıkta kızcağızı
Biliyorsun işte bira içerken vergi vermek gücüme gidiyor arkadaş
Hem ne demeye o Güllü Agop ukalâsı otobüs paramı çekecekmiş
Eve gitmek istemiyorum pazarlık ederiz hamamda yatarız
Ulan git şimdi milli gelirden söz açma bana defol bas git yıkıl

Mübeccel Mübeccel ben ben olayım da seni hiç anlamayayım ha
N’olur uzat bacaklarını Galata’dan denizlere uzat uzat da
Zırlamadan anlat on ikisi de deli olan kardeşlerini Mübeccel
Anlat kimlerin yüreğinde Kız Kulesi gibi grev çivileri var
Kimler boş sarnıçlara iğilmiş ha bağırır ha bağırır
Sen kahırlanma bana gözlerim Çin’de benim çiçek bahçelerine kaçmış
Benim hiç Çin’de bir ablam olmamış hiç çiçekçi dükkânımolmamış

Geceleri Galata’da gülerken bacaklarımız uzamış alıştık artık ölüme
Diyeceğim şu İvan Milinski: ölüm için ayırdık geceleri gülerken
Galata’da

(27 Temmuz 1957 )


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ayrıca bakınız: Saian – Mübeccel  

 

  Üner Birkan'a Benim hiç Çin'de bir ablam olmadı Hiç çiçekçi dükkânım İvan Milinski Üç Galata gecesi Ceneviz kerhâ...

Devamı »

İlhan Berk’in Sesinden İki El Şiir

Günlük İşlerdenmiş Gibi Ölüm

video


Acının Adı

video

Kaynak: Yaşayan Türk Şiiri, 1998, 1. CD 

 

Günlük İşlerdenmiş Gibi Ölüm Acının Adı Kaynak: Yaşayan Türk Şiiri, 1998, 1. CD   

Devamı »

“…hakiki değerleri bedensel varlıklarıymış gibi!” (Wassily Kandinsky)

(…)
                İnsanı daha çok aydınlatan diğer tür sanat ise, dönemine özgü hislerden kaynaklanmakla birlikte onların yankısı ya da aynası olmaz, içinde geleceği yansıtan derin ve etkili bir güç barındırmaktadır.
                Sanat ruhsal yaşantının en kuvvetli unsurlarından biridir ve ruhsal yaşantı, ileri ve yukarı doğru giden, karmaşık fakat ayırt edilmesi kolay ve belirgin bir harekettir. Hareket, deneyimin hareketidir. Farklı biçimler alabilir, fakat aslında aynı içsel düşünce ve amaca dayanmaktadır.
                Daima yukarı ve ileri doğru gitme ihtiyacı, acı ve korkuyla karanlığa gizlenir. Bir safha aşıldığında ve şeytani taşlar yoldan temizlendiğinde, görünmez ve hain bir el yola yeni engeller saçar. Böylece yol, çoğu zaman kesilmiş ya da hepten kapanmış gibi gözükür. Sonra bizim gibi, ama görme kudretine de sahip biri çıkagelir ve bizi kurtarır.
                O, yolu görür ve gösterir. Bazen gücünden kurtulmak ister, çünkü katlanması güç bir derttir bu. Ama yapamaz. Aşağılanan ve nefret duyulan bu adam, parçalara ayrılmış insanlığın ağır arabasını taşlar arasından yukarı ve ileri doğru sürükler.
                Çoğu zaman, dünyadan göçtükten yıllar sonra, insanlar onun bedenini mermerde, demirde, bronzda ya da taşta, devasa boyutlarda yeniden yaratmaya çalışırlar. Sanki teni aşağı gören ve yalnızca ruh için yaşayan bu ulu şehitlerin, bu insanlık hizmetkârlarının hakiki değerleri bedensel varlıklarıymış gibi! Ama böyle bir anıtın dikilmesi, en azından artık pek çok kişinin, şimdi onurlandırdıkları bu varlığın bir zamanlar yalnız başına durduğu noktaya eriştiğini gösterir.

Wassily Kandinsky, “Sanatta Ruhsallık Üzerine”, Çev: Gülin Ekinci, Altıkırkbeş Yayın, Ekim 2015, ss. 30, 31.

(...)                 İnsanı daha çok aydınlatan diğer tür sanat ise, dönemine özgü hislerden kaynaklanmakla birlikte on...

Devamı »